şöhret — is., Ar. şuhret 1) Herkesçe bilinme, tanınma durumu, ün Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı. R. H. Karay 2) Tanınmış, ünlü kimse Bu salonda hepsini ilk defa gördüğüm altı şöhret var. Y. Z. Ortaç Birleşik Sözler şöhret sahibi yalancı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
şöhret bulmak (veya kazanmak) — ün sahibi olmak, üne kavuşmak, ünlenmek Fakat Nedim den hoşlanan kızlarla kadınların çoğu onu, yeni şöhret bulan bir sinema aktörüne benzetmektedir. Y. K. Karaosmanoğlu Her mahallede hatta satıcılar arasında şöhret kazanmış olan güzel sesliler… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ŞÖHRET-İ KÂZİBE — Geçici şöhret. Yalancı dünyalık, fâni şöhret. Aldatıcı nâm … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
şöhret sahibi — sf. Ün kazanmış Şöhret sahibi imza, güçlük çekmezdi eserine alıcı bulmakta. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
şöhret salmak — ünü yayılmak Burada jandarma teğmeni olsun da daha bir defa, Ankara da şöhret salmış olan o gözleri görmesin. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
şöhret kapısı açılmak — meşhur olmaya başlamak Konser gezileri bizim üstada şöhret kapılarını ardına kadar açtı. N. Nadi … Çağatay Osmanlı Sözlük
şöhret — (A.) [ تﺮﻬﺵ ] ün … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
HARÎS-İ ŞÖHRET — Şöhret ve nam düşkünü … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
By Sohret Palace 2 — (Стамбул,Турция) Категория отеля: Адрес: Mecidiyekoy Mah. Dereboyu Cad. Kekik So … Каталог отелей
yalancı şöhret — is. Birdenbire ün kazanmış kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük